Huzurevi ziyareti yaptım

Merhaba, 
Dün en yakın arkadaşımla huzur evini ziyarete gittik.
Orada bir çok pamuk dedeyle, amcayla tanıştık. Hepsinin üzüntüsüne, neşesine ortak olmaya çalıştık. Herkes farklı yerlerden gelmişti. Sahi ne garip değil mi? Hiç tanıyabileceğinizi bile düşünmezsiniz uzak şehirlerdeki insanlarla, ama kader öyle bir yazılıyor ki kimlerle tanışıyoruz...
İlk girdiğimde hemen tek tek selam verdim. Öyle tatlılardı ki ben yanlarına gidince başladılar anıları, tecrübeleri anlatmaya. Ee kolay mı kazanılıyor bu tecrübeler?
Bir görme engelli dede vardı, arkadaşları ona hoca diye hitap ediyordu. Çünkü kendileri dini sohbet yapmayı çok severmiş. Benim de ne okuduğumu sordu. Sonra başladı bana matematiksel sorular sormaya, çat pat cevap vermeye çalıştım. Bana okuduğum liseyi sorduğunda imam hatip lisesi deyince pek hoşuna gitmiş olmalı ki hem yüzünde gülücükler açı verdi hem de kafası olumlu bir şekilde salladı. :)
Tabi sohbetimiz devam ederken üç amcamız başladılar bana sorular sormaya. Hatta öyle bilmeceler soruyorlar ki benim yaşadığım dönemde o eşyalar yok :-D 
Buna rağmen çok güldüler, onların eğlencelerine ortak olmak o kadar güzeldi ki.
Bende size sorabilir miyim diye soruyorum, aklıma gelen basit bilmeceleri beceriksizce soruyorum cevap veriyorlar. Bir amcamız hiç bilemezken diğer amca hepsinin cevabını biliyordu. :) Hepsinin cevabını bilen amcamız, sana bir soru sorabilir miyim dedi. Elbette dedim. ''Başarının sırrı nedir?'' 
Sorunun cevabını düşünmeden ''çalışmak.'' dedim, oysa ki şu zamana kadar ciddi bir çalışma yapmamışken. ''Başka?'' dedi gözlerinde ikinci cevabı bekleyen bir ışıltıyla. ''Dua etmek.'' dedim gerçekten isteyerek dua ediyor muydum o bile belli değildi,
Tekrar sordu ''Başka?'' 
Bu sefer durdum. Düşünceli bir tavır sergilemiş olmalıyım ki, cevabını verebilir miyim? dedi.
Tabi ki, dedim ellerimi bağlayıp ona doğru yaklaştım,
-Ben senin yerine sınava girebilir miyim?
+Hayır
-Annen, baban senin yerine sınava girebilir mi?
+Hayır dedim kafamı sallayarak
- Kimse senin yerine bir şey yapamaz değil mi? dedi ve devam etti.
''Başarının sırrı 'kendin' dedi. Kimse senin yerine bir şey yapamaz, o yüzden kendin çalışacaksın, çalışacaksın, çalışacaksın. O zaman başarıya ulaşırsın dedi.
Daha önce verilen öğütlerden farklıydı bu öğüt.
Farkı neydi diye sorarsanız;
Kalple verilen bir öğüttü, bir insan ancak bu kadar güzel bir şekilde açıklayabilirdi.
Bu amca ilk başta bana ben sohbet etmeyi sevmem ama bu amca sever dini sohbetleri diyen amcaydı. Belki o an onları bırakmadığım için yada samimiyetime güvendiği için verdi bu öğüdü bana.
Daha sonra şair amcamız vardı bir tane, şarkı söylemeyi de çok severdi. Kendisi başladı 'halkalı şeker' şarkısını söylemeye bizde başladık hep beraber oyun oynamaya. 
Eğlencenin dibine vurmuşken, diğer amca geldi sizinle bir fotoğraf çekilelim dedi
Açtım kamerayı çektik.
'Bunu çıkartıp bana getirin' dedi.
Normalde hiç birine tekrar gitmek için söz vermedim. Ama bu amcalar için tekrar gideceğim. 
Çünkü bende bir emaneti olan amca var,
Çünkü ben de yarım kalan şeyler var...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anı/ Günlük Defteri Yapımı

Trabzon'da yaşadığım bir anım :)

Belki de kırıldıkça parlarız